AKP şefi 2024 yılını “emekliler yılı” ilan etmişti. Ancak ağırlaşan yaşam koşulları ile birlikte emekliler ve mücadeleleri geçtiğimiz yıl boyunca gündemdeki yerini korudu. Biz de yeni bir mücadele yılına girerken 2021 Tüm Emekliler Sendikası Mersin Şube Başkanı Hüseyin Kurt ile emeklilerin yaşam koşulları, talepleri ve mücadeleleri üzerine konuştuk…
AKP-MHP iktidarı, asgari ücretlilere sefalet zammının ardından emeklilere de kırıntı düzeyinde zam yaptı. Bu tablo hakkında ne düşünüyorsunuz?
AKP-MHP iktidarı uyguladığı IMF’siz IMF politikaları ile hizmet ettiği sermaye sınıfına daha fazla kâr etmeleri için alan açmaya devam ediyor. Bu çalışmaların bir cephesinde algı oluşturma var. Geniş emekçi kitlenin uyutulmasını ise ellerindeki trol ordusu, medyası ve bağımsızlığını AKP- MHP iktidarına teslim etmiş TÜİK gibi kurumlar aracılığı ile yapıyorlar. Yıllardır gerçek enflasyon dışında ısmarlama oranlarla alım gücü düşük gösterilen işçilerden sonra, bizler de yani işçi sınıfının emekliler kolu da nasibini aldık. Her yıl yoksullaşmaya devam ediyoruz. En düşük emekli maaşı alan dostlarımız kiralarını ödeyemez hale gelmiş durumdalar. Yaşamlarını sürdürebilmek için ilerlemiş yaşlarına rağmen başkaca yardımlara ihtiyaç duymaya başladılar.
Emeklilerin somut talepleri neler?
Mevcut iktidar işbaşına geldiği 2002 yılında en düşük emekli maaşı 257 TL idi. Bununla 8 çeyrek altın, 57 kg dana kıyma veya 1.285 simit alınabiliniyordu. Bir de şimdiye bakalım. En düşük emekli maaşı 14.469 TL oldu. Bununla ise 3 çeyrek altın, 24 kg dana kıyma veya 964 simit. Aradaki farkı hepimiz görebiliyoruz. Mevcut iktidar, emeklileri 23 yılda o kadar fakirleştirdi ki 16 milyon emeklinin yaklaşık yarısının aldığı maaşı kiraya yetmez haldedir.
Bu yaşam koşullarında acil taleplerimiz;
* En düşük emekli maaşı en düşük memur maaşı ile eşitlenmeli ve diğer emeklilerin de oransal olarak maaşları artırılmalıdır.
* Emeklilerin sendikal hakları önündeki engeller kaldırılmalı, toplu sözleşme hakkı güvence altına alınmalıdır.
* ABO (Aylık bağlama oranı) yeniden %70’in üstüne çıkarılmalıdır.
* Milli gelir artışındaki payımız verilmelidir.
* Sağlığa ücretsiz ulaşım hakkı sağlanmalıdır.
* Evi olmayanlara kira yardımı yapılmalıdır.
* Tüm emeklilere yılda dört kez en az asgari ücret düzeyinde ikramiye verilmelidir.
Bu talepleri insanca değil, azami yaşam için talep ediyoruz.
Emekliler bu saldırıları püskürtebilmek ve taleplerini elde edebilmek için nasıl bir mücadele hattı izlemeliler?
Asgari ücretin ortalama ücret olduğu ülkemizde, zam yağmurunun fırtınaya değil kasırgaya döndüğü bir dönem yaşıyoruz. Açlık sınırının 25 bine dayandığı ve kiraların ortalama 20 bin olduğu büyük şehirlerde, en düşük emekli maaşı olan 14.469 TL ile ne beslenilir ne barınılır ne de geçinilir. Ya ölüme razı geleceğiz ya da mücadele yolunu seçeceğiz.
Bizler mücadele yolunu seçenler olarak öncelikli olarak kendi yanlışımızdan vazgeçerek emeklilerin örgütlü birliğini sağlamalıyız. Sokaklarda örgütlü kötülüğe örgütlü karşı çıkarak, insanca yaşam taleplerimizi ortaklaştırarak mücadele çıtasını yükseltmeliyiz.
Emeklilerin grev yapmak (üretimden gelen gücü) gibi bir güçleri kalmasa da sokakta hem tüketimden hem de üretenlerin kader birliğinden gelen güçlerini açığa çıkararak mücadelemizi birleştirmemiz gerekiyor.
Kısaca çok da geriye gitmeye gerek yok. 2024 yılındaki işçi bölüklerindeki direnç ve mücadele yeterince fikir gösteriyor. Biz emekliler de insanca yaşam talebimizi kararlı ve süreklilik arz eden bir mücadeleyle sürdürmeliyiz.
Basın açıklaması devri miadını tamamlamıştır. Örgütlü iktidara karşı belirlenecek alanlarda taleplerimiz kabul edilene kadar süreli değil süresiz, hak elde edene kadar mücadele etmeyi emekli sendikaları örmelidir. Tüm emekli örgütlerini bunu örmeye davet ediyorum.
Son söz olarak, ülkemizin tek sorunu emeklilerin yaşam koşulları değil, emekliler de bu sorunu kendi başlarına çözemezler.
Emekten yana olan işçiler, emekliler, gençler ve diğer sermaye sınıfı dışındaki tüm kesimler olarak ortak birleşik mücadele ederek insanca yaşamı örmeliyiz.