“Toplumcu kültür-sanatı ve sanatçıları ehlileştirmek isteyen iktidar, sistemi teşhir eden, farklı bir bakış sunan her şeyi yasaklıyor. Çünkü sanat, gerçekleri farklı bir gözle anlatarak kimi zaman aydınlatıcı bir rol oynar, kimi zaman eleştiren yönüyle toplumu ilerletir. Kimi zaman da insanlık dışı uygulamalara karşı halkın sesi olur.”
Kendinden olmayanı yok etmek ya da ehlileştirmek isteyen tüm iktidarlar gibi AKP iktidarı da kültürün, sanatın ve edebiyatın kendi çıkarlarına uygun şekillenmesini istiyor. İktidar olmasından bugüne onlarca oyun, film, kitap, heykel, sergi sansüre takıldı. Her defasında toplumun ahlakı, kamu düzeni vb. söylemlerle aydınlatan, eleştiren, dünyaya farklı gözle bakan sanat eserleri engellenmek istendi.
Doğanın talanına karşı hazırlanan Kazdağı Ekofest, Kanun Hükmü’nde filmi, Maraş Katliamı’nı anlatan resim sergisi ve onlarca konser yasaklandı. “Kadın silüeti müstehcendir” denilerek heykeller kaldırıldı. “İnsanlık Anıtı” ucubeye benzetildi. Zengin Mutfağı oyunu yıllarca Devlet Tiyatroları’nda yer bulamadı. Onlarca sanat etkinliğine bütçe verilmedi. Okullarda okutulan temel eserlerin belli bölümleri kaldırıldı. Gezi Direnişi’ne katılan sanatçılar hizaya çekilip, projelerde yer almaları engellendi. Bu saydıklarımız yakın dönemin sansür ve yasak örnekleri…
Son olarak “Oy’una Geldik!” filmi gösterime bir gün kala yasaklandı. “Her devrin bir Zübüğü var!” sloganıyla çekilen filmin senaryosu, yerine kayyım atanan Dersim Ovacık Belediyesi eski başkanı Mustafa Sarıgül tarafından yazılmış. Yönetmenliğini daha önce pek çok ödül alan ve filmleri yasaklanan Kazım Öz yapıyor. İlyas Salman ise başrolde oynuyor. Film, sol grupların belediye seçimlerinde anlaşamaması üzerine gerici bir belediye başkanının seçilmesini ve koltuğunu kaybetmemek için yaptığı oyunları esprili bir dille anlatıyor. İktidar ilişkilerini, belediyelerdeki rant kavgalarını ve bir halkın nasıl “oyuna geldiği”ni sergiliyor.
Kültür Bakanlığı filmi “içeriğinin genel ahlaka uymaması” gerekçesiyle sansürledi. Ama herkes biliyor ki, ilerici-sosyalist oyuncuların oynadığı, muhalif bir yönetmenin çektiği, sistemi eleştiren ve kirli hesapları anlatan film, sistem için “tehlike” oluşturuyor. Filmin yasaklanmasını protesto eden sanatçılar, “Sarayın soytarısı olsaydık bu film geçerdi. Ama biz halkın sanatçısı olmayı tercih ettiğimiz için sansürleniyor, engelleniyoruz. Bu sansür ve yasakları parçalayacağız.” dediler.
Toplumcu kültür-sanatı ve sanatçıları ehlileştirmek isteyen iktidar, sistemi teşhir eden, farklı bir bakış açısı sunan her şeyi yasaklıyor. Çünkü sanat, gerçekleri farklı bir gözle anlatarak kimi zaman aydınlatıcı bir rol oynar, kimi zaman eleştiren yönüyle toplumu ilerletir. Kimi zaman da insanlık dışı uygulamalara karşı halkın sesi olur. Sansür ve yasaklarla bunun önüne geçmeye çalışıyorlar.
Kültürel hegemonyasını kurmak isteyen AKP iktidarı, 23 yıl boyunca getirdiği onlarca yasağa rağmen bunu başaramadı. Sanatı, edebiyatı ve aydınlarıyla tüm sansür ve yasaklara karşı direniş sürüyor.