“Balta”larıyla geldiler…

Korkularını gerçek kılmak boynumuzun borcudur. Bunun için de baltaya ihtiyacımız yok. Sıkılı yumruklarımızı bir araya getirmeli, kendimiz sıkılı bir yumruk gibi olmalıyız. Çözümün sandıkta değil sokakta olduğunu, üretimden gelen gücümüzü kullandığımızda, “genel grev, grev direniş!” parolasıyla hareket ettiğimizde kazanacağımızı görelim, dosta-düşmana gösterelim. Varsın Yusuf Tekinler balta korkusuyla yaşasınlar.

Baskı ve zorbalığa karşı gençlik ayağa kalktı ve geleceğine sahip çıkarak affedilmez bir suç işledi. Boyun eğmek, biat etmek dururken alanlara çıkmak bu düzen için en büyük tehdit niteliğindedir ve terörist ilan edilmek için yeterlidir. Tam da böyle oldu. Binlerce kişi polis saldırısına uğradı, gözaltına alındı, 301 kişi tutuklandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de kendisine yakışanı yaparak, herkesin gözaltına alınmadığını, gözaltına alınanların eylemlere “baltalarla” katılanlar olduğunu iddia etti.

Bakan Tekin eylemlere kaç kişinin katıldığını bizden iyi biliyor kuşkusuz. Zira her birimizi fişlemekten geri durmuyorlar. Ancak eylemlere katılan herkesi gözaltına almaya ne günler ne de haftalar yeter, bunu da bizden daha da iyi biliyor olmalılar. O halde yaptıkları, öne çıkanları gözaltına alıp tutuklamak, bunları türlü yöntemlerle terörist ilan etmek, tüm topluma korku salmak, sindirmeye çalışmak…

Bunu yaparken de ne dediğinin önemi yok. Doğruları söylemekse gereksiz. Ellerinde balta vardı”, “camide içki içtiler”, “türbanlı bacımıza saldırdılar” deyiverip geçerler. Mesele kitlelerin haklı öfkesinin, ortak taleplerinin görmezden gelinmesi, toplumun kutuplaştırılmasıdır. Bunda ne kadar usta olduklarını bütün iktidar dönemleri boyunca bizlere gösterdiler.

Yakında tutuklu öğrencilerin baltalarla montaj görüntülerini de servis ederlerse, şaşırmamak gerekir.

Baltalarla katıldılar” söylemi diğer taraftan korkularını anlatıyor. Ellerinde taleplerinin yazılı olduğu dövizler ve pankartlarla, dillerinde sloganlarla yumrukları havada yürüyenler korkutuyor onları. Sıkılı yumrukları, halkın öfkesini balta gibi görenler, iktidarlarını yitirmekten ne kadar korktuklarını gösteriyorlar.

Korkularını gerçek kılmak boynumuzun borcudur. Bunun için de baltaya ihtiyacımız yok. Sıkılı yumruklarımızı bir araya getirmeli, kendimiz sıkılı bir yumruk gibi olmalıyız. Çözümün sandıkta değil sokakta olduğunu, üretimden gelen gücümüzü kullandığımızda, genel grev, grev direniş!” parolasıyla hareket ettiğimizde kazanacağımızı görelim, dosta-düşmana gösterelim. Varsın Yusuf Tekinler balta korkusuyla yaşasınlar.