Bizim mücadelemiz sadece elektriğe yapılan zamlara karşı değildir. Elektrik, su, doğalgaz ve daha sayamayacağımız birçok temel ihtiyacımızın ham maddesini işleyen; santral tesislerini, makineleri ve diğer tüm üretim araçlarını da üreten işçi sınıfı iken, mücadelemiz ürettiğimiz zenginlikleri kazanmak içindir.
Isınma, aydınlanma, iletişim gibi temel insani ihtiyaçlar için vazgeçilmez olan elektriğe yapılan zamlar durmak bilmiyor.
Elektrik olmadan yaşamanın neredeyse imkânsız hale geldiği bugünün dünyasında, elektrik tüketimi ise artık lüks tüketim kapsamına girecek durumda.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı elektrik zammı 5 Nisan’dan itibaren geçerli olacak. Önümüzdeki ay elektrik faturaları yüzde 25 oranındaki zamlı tarife ile kesilecek.
Enerjiye ulaşım hakkının, dolayısıyla da yaşama hakkının tehdit edildiği bu zamlar ile iktidar derinleştirdiği krizin faturasını yine işçi ve emekçilerin sırtına yüklemeye çalışıyor.
Sermayeye peşkeş çektikleri Türkiye Elektrik Kurumu’nun satışı sırasında söyledikleri sözlerin diğer özelleştirme saldırılarında olduğu gibi bir yalandan ibaret olduğu da zaman içinde görüldü. Ne hizmet kalitesi arttı ne de fiyatlar düştü. Aksine fatura bedelinde yazan üretim maliyetleri sabit kalırken, dağıtım bedellerine yapılan zamlar ile yine sermayenin cebini düşündüklerini gösterdiler.
Faturaya yansıyan dağıtım bedeli gün geçtikçe kabarırken, işçinin ödediği para Cengizler, Limaklar, Zorlular, Çalıklar, Kolinler, Sabancıların kasasına aktı.
Yeni zamlı tarifeye göre her ay elektriğe fazladan ödenecek 5,3 milyar lira, elektrik şirketi patronlarının kasasına girecek.
Binlerce evin elektrik ihtiyacını karşılayacak elektriği bin yüz odalı sarayını aydınlatmak için kullananların, faturasını ödeyemeyecek işçi ve emekçilerin hapsolacağı karanlığı görmesini beklemeyin.
Çarkları tıkır tıkır dönsün diye sermayenin borçları silinirken, kârdan başka bir şey düşünmeyen elektrik şirketleri iki faturasını ödeyemeyen işçinin oturduğu konutun elektriğini beş gün içinde keser.
Bizim mücadelemiz sadece elektriğe yapılan zamlara karşı değildir. Elektrik, su, doğalgaz ve daha sayamayacağımız birçok temel ihtiyacımızın ham maddesini işleyen; santral tesislerini, makineleri ve diğer tüm üretim araçlarını da üreten işçi sınıfı iken, mücadelemiz ürettiğimiz zenginlikleri kazanmak içindir.