“Sahip olduğunuz servet, bizden çaldıklarınızdır!”

Kapitalistlerin vergi yükümlülükleri aflarla ve teşviklerle ortadan kaldırılırken, toplam vergi yükü işçi ve emekçilerin sırtına yıkıldı. Aynı zamanda, AKP iktidarı güvencesiz ve kuralsız çalışmayı yaygınlaştırdı; işçi sınıfının örgütlenme ve mücadele hakkı türlü engellerle boğulmaya çalışıldı. Baskı ve zorbalık da sistematik bir biçimde arttı. Bütün bunlar olurken, kapitalist patronlar kırdıkları ihracat rekorlarıyla, milyar dolarlık cirolarla övünmeye, lüks ve sefahat içinde yaşama devam etti.

İçinden geçtiğimiz süreçte yalnızca işçi ve emekçilerin yoksulluğu artmıyor. Aynı zamanda gelir dağılımındaki eşitsizlik, yani servet ve sefalet arasındaki uçurum da giderek büyüyor.

Gelir dağılımı, kabaca toplam gelirin bir ülkede yaşayan insanlar arasında nasıl paylaşıldığını gösterir. Mevcut verilere göre bu eşitsizlik her geçen gün artıyor: Zengin daha da zenginleşirken, yoksul daha da yoksullaşıyor.

Türkiye’de toplumun en yoksul yüzde 50’si toplam servetin yalnızca yüzde 2,6’sına sahipken, en zengin yüzde 10’u bu servetin yüzde 68,4’üne, en zengin yüzde 1’i ise yüzde 35,2’sine sahip durumda.

Üstelik bu rakamlar, AKP iktidarının maaşlı aparatı hâline gelen TÜİK’in verilerinde bile gizlenemiyor.

Kapitalistler işçilerin emek gücünü sömürerek servetlerine servet katarken; yoksulluk ve eşitsizlik, bu sömürü düzeninin doğal bir sonucu olarak büyüyor. Ama, derinleşen krizlerin tüm yükü işçi ve emekçilerin sırtına yıkılıyor. AKP iktidarının patronlar lehine uyguladığı politikalar ise bu eşitsizliği daha da katmerleştiriyor.

Bu açıdan sadece son bir yıla bakmak bile yeterli. Sözde enflasyonu kontrol altına almak bahanesiyle ücret artışları minimumda tutuldu. Geçtiğimiz temmuz ayında asgari ücrete zam yapılmadı, ocak ayında ise hayat pahalılığına rağmen yalnızca yüzde 30’luk bir “sefalet zammı” verildi. Emeklilere ve kamu emekçilerine refah payı tanınmazken, yapılan artışlar kırıntı düzeyinde kaldı.

Kapitalistlerin vergi yükümlülükleri aflarla ve teşviklerle ortadan kaldırılırken, toplam vergi yükü işçi ve emekçilerin sırtına yıkıldı. Aynı zamanda, AKP iktidarı güvencesiz ve kuralsız çalışmayı yaygınlaştırdı; işçi sınıfının örgütlenme ve mücadele hakkı türlü engellerle boğulmaya çalışıldı. Baskı ve zorbalık da sistematik bir biçimde arttı. Bütün bunlar olurken, kapitalist patronlar kırdıkları ihracat rekorlarıyla, milyar dolarlık cirolarla övünmeye, lüks ve sefahat içinde yaşama devam etti.

Ama biz biliyoruz: “Sahip olduğunuz servet, bizden çaldıklarınızdır!” Çaldıklarınızı da geri alacağız! Gelirdeki eşitsizliği yaratan bu sömürü düzenini de başınıza yıkacağız!