Sömürü düzenine karşı durmanın, hakkımız olanı almanın tek yolu mücadeledir. Krizin faturasını ödememek için kapitalistlerin karşısına örgütlü bir güç olarak çıkmak zorundayız. Onlar servetlerine servet katarken, bize dayatılan kölelik koşullarını kabul etmemeliyiz. Kölelik zincirlerini parçalamalı, emeğimiz ve haklarımız için omuz omuza mücadele etmeliyiz.
Son yıllarda ülkede derinleşen ekonomik ve siyasal kriz, zenginleri daha da zenginleştirirken, yoksulları her geçen gün daha fazla yoksullaştırıyor. Bu kriz ortamı, sermaye sahipleri için adeta bir fırsata dönüşmüş durumda. Ekonomik yıkımın tüm yükü işçilerin ve emekçilerin sırtına yükleniyor; faturayı yine onlar ödüyor.
Kapitalistler kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda zarar ettiklerini, işlerin yolunda gitmediğini ve bu nedenle küçülmeye gitmek zorunda kaldıklarını dile getiriyor. Ancak aynı açıklamalarda “verimlilikte aksama olmayacak” diyerek asıl niyetlerini açık ediyorlar. Gerçekte amaç, daha az işçiyle daha fazla üretim yapmak; böylece kârlarına kâr katmak. Şirketlerin açıkladığı yıllık ve altı aylık bilançoları, patronların servetlerine servet kattığını açıkça gösteriyor.
İşçilere ise düşük ücret, sefalet ve işsizlik dayatılıyor. Türkiye’nin en büyük holdinglerinden biri olan Zorlu Holding, Vestel bünyesinde çalışan 2 bin işçiyi işten çıkarmaya hazırlanıyor. Gerekçe olarak 4,9 milyar dolarlık borç yükü öne sürülüyor. Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül, bu borç nedeniyle varlık satışları ve işten çıkarmalar planladıklarını, ancak bu adımların “verimliliği artırma” amacı taşıdığını ve üretim kapasitesinin etkilenmeyeceğini belirtiyor.
Ancak asıl gerçek şu: Zorlu Holding, Vestel’de daha az işçiyle aynı üretimi gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu da kalan işçilerin omzuna daha fazla iş yükü bineceği anlamına geliyor. Servetini her geçen gün büyüten bu sermayedar, krizin faturasını yine emekçilere kesiyor.
Zorlu Holding, Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında birçok firmaya sahip. Vestel, bu listede 19. sırada yer alıyor. Holding, Türkiye’nin en büyük 10 şirketinden biri konumunda. Forbes’un 2025 Milyarderler Listesi’ne göre Zorlu Holding’in sahibi Ahmet Nazif Zorlu’nun kişisel serveti 950 milyon dolar. Tüm bu zenginliğe rağmen bedel her zaman emekçiye ödetiliyor.
Peki bu servetler nereden geliyor? Elbette bizden çaldıklarından! Zorlu gibi sermaye grupları, daha az işçiyle daha çok üretmenin yollarını ararken, hukuksuz ve haksız uygulamalara başvuruyor. Onların zenginliği, bizim alın terimize ve emeğimize el koymaları sayesinde oluşuyor.
Sömürü düzenine karşı durmanın, hakkımız olanı almanın tek yolu mücadeledir. Krizin faturasını ödememek için kapitalistlerin karşısına örgütlü bir güç olarak çıkmak zorundayız. Onlar servetlerine servet katarken, bize dayatılan kölelik koşullarını kabul etmemeliyiz. Kölelik zincirlerini parçalamalı, emeğimiz ve haklarımız için omuz omuza mücadele etmeliyiz.