“Çalışma Bakanı adeta işçilerle dalga geçiyor, ‘8 saatlik çalışma uzun, kısaltılması gerekir’ açıklaması yapıyor. Yapın, elinizden tutan mı var!”
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs geride kaldı. 1 Mayıs, işçi sınıfının on yıllar önce ağır çalışma koşullarına karşı giriştiği dişe diş mücadelelerinin bir sembolü olarak doğdu. Günde 14-16 saat çalışan, ev bile denemeyecek barakalarda yaşayan işçiler 8 saatlik işgünü talep ediyor, çalışma koşullarının düzeltilmesini istiyorlardı. Kapitalistler bu son derece haklı ve meşru talepleri, işçilerin insanca yaşama isteklerini görmezlikten geliyor, yetmediği yerde ise kirli oyunlarla katliamlara girişiyorlardı. Zorbalıkla sömürü düzenlerini sürdürmeye, işçileri insanlık dışı koşullarda çalıştırmaya devam etmek istiyorlardı. Ancak işçilerin kararlılıkları sayesinde 8 saatlik işgünü mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Bu hak kapitalist patronlardan söke söke alındı.
Yandaş sendika Memur-Sen’in Genel Kurulu’na katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 1 Mayıs’ı da vesile ederek Türkiye’deki çalışma saatleri üzerine arsızlık örneği bir konuşma yaptı. Geçmişte sendikal örgütlülük düzeyinin düşüklüğünden hayıflanan açıklamalarıyla bildiğimiz bakan, şimdi de 8 saatlik işgününü uzun bulduğunu söylüyor. Bu süre yüz yıl öncesinin teknolojisine göreymiş, artık teknoloji gelişmiş, kısa sürede daha fazla ürün üretilebiliyormuş… Kimi ülkelerde 6 saatlik, hatta 5 saatlik mesai denemeleri yapılıyormuş vb…
Kim söylüyor bunları? AKP iktidarının çalışma bakanı. Hani şu asgari ücretin sefalet ücreti olmasına karar verenlerden birisi. Sendikalarda örgütlenmek istediği için işten atılan işçiler gerçeği orta yerde duruyorken, kılını bile kıpırdatmayan… Fabrikalarda, madenlerde her türlü kuralsızlık, hak gaspı, işçi cinayetleri yaşanırken, bırakın gerekli önlemi almayı, katliamları meşrulaştıran açıklamaları yapan… Güya çalışma yaşamını düzenlemesi gereken bakanlığın başındaki kişi. Kısacası, yaşananların birinci dereceden sorumlusu olan bir bakan, çalışma sürelerinin kısaltılması gerektiğini ifade ediyor.
Oysa bu ülkede 8 saatlik işgünü bile uygulanmıyor. Birçok fabrika ve işletmede 10 saat, 12 saate, üstelik üç kuruşa çalışmak rutin bir uygulama. Kayıtsızlık ve güvencesizlik almış başını gitmiş durumda. Tüm bu gerçekler orta yerde dururken, Çalışma Bakanı adeta işçilerle dalga geçiyor, “8 saatlik çalışma uzun, kısaltılması gerekir” açıklaması yapıyor. Yapın, elinizden tutan mı var!
Bu sözler ibretlik bir boş konuşma örneği olmak dışında hiçbir anlam ifade etmiyor. İşçi sınıfı 8 saatlik işgününü nasıl kazandıysa daha ötesini de yine örgütlü mücadelesiyle kazanacaktır.
