Ankara Gar Katliamı hafızalardan silinmeyecek!

Tarihi Ankara Gar Katliamı gibi onlarca katliamla dolu, işçi ve emekçilerin sömürüsü üzerinden beslenen, başta Kürt halkı olmak üzere kardeş halklara yönelik savaş ve saldırganlık politikalarını tırmandıran sermaye düzeni ve onun bugün için temsilciliğini yapan AKP iktidarı tarihin çöp sepetine gönderilmeyi bekliyor…

Ankara Gar Katliamı’nın üzerinden 9 yıl geçti. 10 Ekim 2015’te gerçekleşen, AKP iktidarının palazlandırdığı IŞİD çetesinin tetikçiliğini yaptığı katliamda 104 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve ilerici-devrimci güçlerin çağrısıyla kirli savaş politikalarına karşı düzenlenecek olan “Barış Mitingi” kortejlerin toplanıp, yürüyüşe başlandığı sırada kana bulandı. Böylece tarihi kanlı katliamlarla dolu sermaye devletinin tarihine bir tanesi daha eklendi.

Ankara Gar Katliamı’nda AKP iktidarının oynadığı rolü görebilmek için o dönemin siyasal arka planına bakmak gerekmektedir. Katliam AKP iktidarının politikalarının iflas ettiği, toplumsal meşruiyetinin sarsıldığı bir dönemde yaşandı. Bu süreçte gerçekleşen 7 Haziran seçimlerinde AKP tek başına iktidar olma şansını yitirdi. AKP seçim sonuçlarını kabul etmek yerine 1 Kasım’da yeniden seçim kararı aldı. 7 Haziran seçimlerin tam öncesinde, 5 Haziran’da HDP’nin Diyarbakır mitingine yapılan IŞİD saldırısıyla başlayan bombalı saldırılar 1 Kasım seçimleri gerçekleşinceye kadar sürdü. 5 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin yaralanıp sakat kaldığı Diyarbakır saldırısını, 20 Temmuz’da gerçekleşen 33 kişinin yaşamını yitirdiği Suruç katliamı izledi.

AKP’nin beslemesi katil IŞİD çetesi

Diyarbakır ve Suruç katliamları ve hemen ardından gerçekleşen Ankara Gar katliamı IŞİD üzerinden toplumsal muhalefete gözdağı verildiği, toplumun terör korkusu ile yıldırılıp paniğe sürüklenmeye çalışıldığı bu sürecin ürünüdür. Bu sürecin sonucu olarak 1 Kasım erken seçiminden AKP başarı ile çıkabilmiştir.

Bu katliamların tetikçiliğini yapan IŞİD çetesinin AKP iktidarı ile bağı ortadadır. AKP iktidarı IŞİD çetesini içerde işçi ve emekçilerin büyüyen öfkesini kanlı katliamlarla bastırmak, dışarda başta Kürt halkı olmak üzere kardeş halklara yönelik kullanmak için desteklemiştir. Sınırlarını IŞİD çeteleri için açmış, hücre evlerinde, kamplarda bu çetelerin barınmasına izin verilmiş, bu çetelere askeri eğitimler verilmiş, MİT tırlarıyla silah taşınmıştır.

10 Ekim’de IŞİD’in mitingi hedefleyen bombalı saldırıya girişeceği Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ve MİT tarafından geçilen 62 ayrı istihbarat notunda belirtilmiş ancak buna dair elle tutulur hiçbir önlem alınmamıştır. Emniyet Müdürlüğü polislere “canlı bomba saldırılarına karşı duyarlı olmaları gerektiğini” bildirmiş ancak mitingi örgütleyen kurumlara hiçbir uyarıda bulunmamıştır. Her mitingde yüzlerce polisle adeta OHAL ilan edilirken 10 Ekim’de kolluk kuvvetlerinin sayısal azlığı dikkat çekmiştir.

10 Ekim katliamının AKP’nin koruyuculuğunda IŞİD çetesi tarafından işlendiğini gösteren daha pek çok kanıt bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de tetikçileri Ankara’ya getiren Yakup Şahin’in katliamdan 11 ay önce Antep’in Nizip ilçesinde bir gübre bayisinden yüksek miktarda amonyum nitrat almak istemesidir. İşyeri sahibinin ihbarı üzerine Şahin’in kimliği kamera görüntülerinden tespit edilmiş ancak hakkında gözaltı kararı dahi çıkarılmamıştır.

Katilleri besleyenlere ceza değil ödül verildi

Ankara Gar Katliamı davası Yargıtay’ın bozma kararının ardından geçtiğimiz aylarda sonuçlandı. 10 kişiye ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Böylece yüzün üzerinde insanın katledildiği, cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamlarından olan Ankara Gar Katliamı’nda fatura sadece birkaç tetikçiye kesildi. Sermaye devleti Emniyet Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı ve diğer kurumlarıyla aklandı. Bir kamu görevlisi dahi bu süreçte yargılanmadı. Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarının yaşandığı dönemde IŞİD’in üssü haline gelen Antep’te vali olan Ali Yerlikaya ise ödüllendirilerek önce İstanbul Valisi, son seçimlerin ardından da İçişleri Bakanı görevine getirildi.

Ankara Gar Katliamı sonrasındaki süreçte AKP iktidarı baskı ve zorbalığını artırdı. Başta Kürt halkı olmak üzere kardeş halklara yönelik savaş ve saldırganlığın faili IŞİD gibi eli kanlı çeteler beslenmeye devam etti. Diğer yandan 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin ardından “Darbe girişimi Allah’ın bir lütfudur” diyen Erdoğan tek adam rejimini adım adım inşa etti. Pandemi süreci ile bir kez daha krizi fırsata çevirmek için kolları sıvadılar. Yarattıkları ekonomik krizin tüm faturasını işçi ve emekçilere kesmek için saldırılar tırmandırıldı. Sermayenin ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda esnek, güvencesiz çalışma, düşük ücretler genel çalışma biçimi haline getirilmeye çalışıldı.

Tarihi Ankara Gar Katliamı gibi onlarca katliamla dolu, işçi ve emekçilerin sömürüsü üzerinden beslenen, başta Kürt halkı olmak üzere kardeş halklara yönelik savaş ve saldırganlık politikalarını tırmandıran sermaye düzeni ve onun bugün için temsilciliğini yapan AKP iktidarı tarihin çöp sepetine gönderilmeyi bekliyor…