Türkiye ve Suriye halkları üzerlerine çöken deprem enkazını ancak halkların ortak dayanışması ve mücadelesi ile kaldırabilirler. Türkiye’de deprem sonrasında gösterilen uluslararası dayanışma elbette anlamlı ve önemlidir. Ancak depremin acısını birlikte yaşayan iki halk kaynaşmadan, üzerimize çöken gerçek enkazı kaldırmak mümkün değildir.
Yaşanan deprem sadece Türkiye’yi enkaz altında bırakmadı. Sınırın diğer tarafında, Suriye’de de büyük bir yıkıma yol açtı. 12 Şubat tarihinde ulaşan sınırlı verilere göre, Suriye’de depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 4 bini aşmış durumdaydı. Birleşmiş Milletler raporları deprem nedeniyle Suriye’de 5 milyondan fazla insanın evsiz kalacağını öngörüyor. 12 yıllık savaş enkazının ardından ortaya çıkan bu tablo, depremin Suriye’de yarattığı yıkım hakkında bir fikir veriyor. Zaten savaşın yarattığı yıkımdan kaynaklı göç olgusu olmasaydı, Suriye’deki yıkımın bilançosu da Türkiye’den farklı olmayacaktı.
Ve Türkiye’de olduğu gibi Suriye’de de halk depremin yol açtığı yıkımla baş başa bırakılmış durumda. Sadece Esad hükümetinin basiretsizliği değil, ABD merkezli emperyalist ülkelerin uyguladığı ve Türkiye’nin de dahil olduğu yaptırımlar da Suriye’deki yıkımın ve ölümlerin katlanarak artmasına neden oluyor.
ABD, 2020 yılında çıkardığı bir yasa ile sözde Esad hükümeti ile “mücadele” ediyor. “Sezar Yasası” adını verdikleri bu yasa ile Suriye’de yüzlerce şirket ve kişinin malvarlığı dondurulmuş durumda. Amerikanların Suriye’ye ihracat ve yatırım yapması yasak. Petrol ürünleriyle ilgili işlemlere izin verilmiyor. Dahası Suriye devleti ve belirli şirketlerle ticari ilişkiye giren her ülke ve şirket de bu yasa ile yaptırım kapsamına alınıyor. Bu şirketlerin ABD’deki malvarlıklarına el konuluyor, kişilerin vizeleri iptal ediliyor. AB de Suriye devlet tahvilleri işlemlerini yasaklamış durumda, vb… Tüm bu yaptırımlar nedeniyle hiçbir Suriye hastanesi tıbbi malzeme, yedek parça, hatta ilaç bile satın alamıyor. Almanya veya Kanada’da yaşayan Suriyeliler depremde evsiz kalan yakınlarına para havalesi yapamıyor.
ABD, ancak depremin dördüncü gününde, o da uluslararası kamuoyunun baskısı ile yaptırım kararlarını 180 günlüğüne askıya almak zorunda kaldı. Yani bir depremde acil müdahalenin yapılması gereken en kritik saatler geçtikten sonra… Oysa sözde bu yasada sivillerin korunması da öngörülüyor. Ne var ki ABD emperyalizmi için sivilleri korumak, kendi hegemonya hayallerini gerekçelendirirken kullandığı bir süsten ibaret. Tam da bu yüzden yaptırım kararlarının kaldırılmasının Suriye halkının can ve mal kaybını telafi etmesi mümkün değil. Zaten ABD emperyalizminin de öyle bir derdi bulunmuyor.
Çünkü onlar Suriye halkını sırf Ortadoğu’daki hegemonya planları uğruna enkaz altına bırakanlardır. Suriye’de 12 yıldır süren savaşın sorumlusu ilk elden ABD emperyalizmidir. Ve şimdi, 12 yıl boyunca savaş enkazı altında bıraktıkları bir halkı deprem enkazı altına terk ediyorlar. Üç günlük sözde yardımlarla görüntüyü kurtardıktan sonra milyonlarca insanı yıkılmış kentlerde çaresizlikleri ile baş başa bırakacaklar. Kışkırttıkları iç savaşla teslim alamadıkları Suriye halkını, deprem enkazı altında açlık ve yoklukla teslim almaya çalışacaklar.
Türkiye ve Suriye halkları üzerlerine çöken deprem enkazını ancak halkların ortak dayanışması ve mücadelesi ile kaldırabilirler. Türkiye’de deprem sonrasında gösterilen uluslararası dayanışma elbette anlamlı ve önemlidir. Ancak depremin acısını birlikte yaşayan iki halk kaynaşmadan, üzerimize çöken gerçek enkazı kaldırmak mümkün değildir. Bir halk aç gözlü kapitalistlerin kâr hırsı ile on binleri diri diri toprağa gömmüşken, yanı başında yaşayan komşu bir halk ise emperyalistlerin hegemonya kavgaları yüzünden aynı sonu yaşamak zorunda kalıyor.
Ve deprem enkazında bile birileri, bu iki halkı düşman etmek için, onun yaşadığı acılara gözümüzü kapatmamız için provokasyonları kışkırtıyor. Açıktır ki bu provokasyonlar, Sezar’ın kılıcının Türkiye halklarının da boğazına dayanmasından başka bir sonuç üretmeyecektir.
Öyleyse aynı acıyı yaşadığımız Suriye halkı ile aynı kavgayı da paylaşacağız. Üzerimize çöken enkazı birlikte kaldıracağız. Emperyalist kapitalizm belasından halkların kardeşliğini büyüterek kurtulacak, emperyalistlerin yaptırımlarını da birlikte çöpe atacağız.