Siyonistlerle birlikte Gazze’de savaş suçları işleyen emperyalistler, yeri geldiğinde demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden, uluslararası anlaşmalardan en çok söz edenelerdir. Netanyahu’nun Gazze’de yaptıklarının yüzde birini bile Ukrayna’da yapmayan Putin’i “savaş suçlusu” ilan edip hakkında tutuklama kararı çıkarttılar. Gazze celladı Netanyahu ise istediği gibi savaş suçları işleyebiliyor.
Filistin halkının çalınmış toprakları üzerinde kurulan Siyonist İsrail devleti, 7 Ekim’den beri Gazze Şeridi’nde soykırım gerçekleştiriyor. İsrail’in işgalci ordusu hastaneleri, okulları, evleri, fırınları, sağlık merkezlerini, camileri, kiliseleri, ambulansları, su kuyuları ile tarım arazilerini, Birleşmiş Milletler ofislerini bombaladı. Yakıp yıkma ve yok etme saldırıları tüm hızıyla devam ediyor.
Siyonist çetelerin yönettiği İsrail devleti Gazze Şeridi’nde yaşayan 2,2 milyon Filistinliyi Mısır’da bulunan Sina çölüne sürmek istiyor. Bir kez daha Filistin halkının topraklarına el koymaya çalışıyor. Siyonistler 1948’de yaptıklarını şimdi tekrar etmek istiyorlar. Bu amaçla Gazze’de etnik temizlik yapıyorlar.
Topraklarını savunan Filistinlilerin kararlı direnişleri karşısında Binyamin Netanyahu ile diğer Siyonist çete başları adeta kuduruyorlar. Sivil halkı gözü dönmüş bir kinle katlediyorlar. İsrail 7 Ekim’den bu yana 5 bine yakını çocuk, 12 bine yakın sivil öldürdü. Bombalanan binaların altından çıkarılamayan cesetlerin sayısı ise bilinmiyor.
İsrail devleti her gün sayısız savaş suçu işliyor. Bu devleti yönetenlerin “insanlığa karşı savaş suçları işlemekten” yargılanması gerekiyor. Oysa bu savaş suçluları Birleşmiş Milletler kararlarına uymadıkları gibi, ateşkes isteyen Genel Sekreter Guterres’e küstahça saldırıyorlar.
Bu kadar pervasız olabilen Siyonist İsrail bu gücü kimden alıyor?
İşte burada başta ABD olmak üzere batılı emperyalistlerin suç ortaklığı ve riyakarlıkları tüm açıklığıyla ortaya seriliyor.
İsrail gece-gündüz Gazze’ye havadan, karadan ve denizden bomba yağdırırken, emperyalist şefler Tel Aviv’i hac yerine çevirdiler: ABD Başkanı Biden, Almanya Başbakanı Scholz, İngiltere Başbakanı Sunak, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalya Başbakanı Meloni sırayla İsrail’i ziyaret ettiler. Yani Netanyahu’ya “bombalayabildiğin kadar bombala, öldürebildiğin kadar öldür” dediler. İlk günden itibaren İsrail’e silah, mühimmat ve mali destek sunmaya başladılar. Sadece Amerikan yönetimi İsrail’e 14,3 milyar dolar yardım gönderme kararı aldı.
Açıkça görüldü ki, Amerikan emperyalizmi ile Avrupa’daki ortaklarının çok yönlü desteği olmadan İsrail bu kadar vahşi ve pervasız olamaz. Zira emperyalistlerin silah, mühimmat, para ve siyasi desteği olmadan İsrail bu savaşı sürdüremez.
Siyonistlerle birlikte Gazze’de savaş suçları işleyen emperyalistler, yeri geldiğinde demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden, uluslararası anlaşmalardan en çok söz edenelerdir. Netanyahu’nun Gazze’de yaptıklarının yüzde birini bile Ukrayna’da yapmayan Putin’i “savaş suçlusu” ilan edip hakkında tutuklama kararı çıkarttılar. Gazze celladı Netanyahu ise istediği gibi savaş suçları işleyebiliyor.
Emperyalistlerin riyakarlığı Siyonist çetelerle suç ortaklığı yapmaktan ibaret değil. Düşünce, örgütlenme özgürlüğü, gösteri yapma gibi demokratik haklarda güya çok hassaslar. Oysa anında Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini yasakladılar. Filistin bayrağını, Filistin halkıya dayanışma sloganlarını “suç” ilan ettiler. Siyonist vahşete karşı çıkanlar söz konusu olunca ne düşünce-ifade özgürlüğü ne gösteri hakkı tanıyorlar. Polis devleti icraatlarını anında uygulamaya başladılar. Ancak emekçiler, gençler, kadınlar bu zorbalığa boyun eğmediler. İsrail’in soykırımını protesto ettiler ve Filistin halkıyla dayanışmayı yükselttiler.
Tüm bu yaşananlar, emperyalist savaş aygıtı NATO’nun genişlemesine destek veren AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın kimlere hizmet ettiği sorusunu da gündeme getirdi. Çünkü Filistin halkının sorunlarını istismar etmeyi iyi bilen Erdoğan, İsrail soykırımının 20. gününde İsveç’in NATO üyeliğini onayladı. NATO, ABD’nin savaş aparatıdır. Amerika Gazze’deki soykırımın baş sorumlusudur. Erdoğan hiçbir hicap duymadan NATO’nun genişlemesi için imzayı basabilmiştir. Böylece, din istismarı üzerinden siyaset yapanların riyakâr emperyalist şeflerden hiçbir farkları olmadığı ortaya serilmiştir.