Siyonizm katlediyor, Filistin halkı direniyor!

“Emperyalist güçlerin ve gerici devletlerin siyonist rejime verdiği desteğe rağmen Filistin halkı direnmeye devam ediyor. Bu vahşeti durdurmak, tüm dünyada işçi ve emekçilerin Filistin halkının haklı ve meşru taleplerini daha çok sahiplenmesinden ve eylemli dayanışmayı yükseltmesinden geçiyor.”

Filistin’de direniş güçlerinin 7 Ekim’de gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından İsrail’in Gazze’de başlattığı katliam üç aydır devam ediyor. Tüm dünyanın gözleri önünde Gazze toplu mezara dönüştürülmüş durumda. Filistin’in kuzeyinden güneyine tüm yerleşim yerleri bombalanıyor. Okullar, hastaneler, camiler ve kiliselerde toplu katliamlar yaşanıyor. Katliamlara zorla göç ettirme, Gazze’yi insansızlaştırma politikası eşlik ediyor. Siyonist İsrail yönetimi, Hamas’ı yok etmek için savaşı sürdürdüğünü iddia etse de asıl olarak Filistin halkına dönük topyekûn bir savaş yürütüyor. Öyle ki, üç aylık süreçte 8500’ü çocuk, 6300’ü kadın olmak üzere 20 bini aşkın Filistinli yaşamını yitirdi. Gözaltına alınan Filistinli sayısı ise 4730. İsrail’in saldırılarıyla sağlık sisteminin çökmesi sonucu 9 bin kişi ise sadece tedavi edilemediği için hayatını kaybetti.

Filistin topraklarını işgal eden ve on yıllardır Filistinlileri topraklarından sürmek için sistematik katliamlar gerçekleştiren siyonist İsrail rejimi, bu pervasızlığını emperyalist güçlerin desteğine borçlu. Amerikan yönetimi başından itibaren bu katliamın arkasında. Emperyalist güçlerin denetimindeki Birleşmiş Milletler’in iki ayın ardından göstermelik olarak çıkardığı Gazze’ye yardım kararının ise hiçbir hükmü bulunmuyor, sadece emperyalist dünyanın ikiyüzlülüğünü gösteriyor.

Batı emperyalizmi yek vücut siyonist İsrail’in arkasında dururken, dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltiyorlar. Farklı coğrafyalarda işçiler İsrail’e silah ve lojistik malzeme sevkiyatlarını engellemeye çalışıyorlar. Emekçiler alanlara çıkarak, siyonist katliamları ve emperyalistlerin sunduğu desteği lanetliyorlar.

İkiyüzlü ve riyakar politika izleyenlerin başında ise Türk sermaye devleti geliyor. Saray rejiminin, Filistin direnişini destekleyen üst perdeden yaptığı konuşmaların ve İsrail yönetimini lanetleyen açıklamalarının gerçekte hiçbir hükmü yok. Sermaye devleti, bundan önce olduğu gibi 7 Ekim’den bu yana da İsrail’le ekonomik ilişkilerini istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. Türkiye, İsrail’in en çok ithalat yaptığı dördüncü ülke. Gıda ve tarım ürünleri dışında asıl olarak demir-çelik ve ürünleri ihraç ediliyor. İsrail’in kullandığı çeliğin yüzde 65’i Türkiyeli firmalar tarafından karşılanıyor. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, oluşan tepkileri bertaraf etmek için, ticaretin devlet tarafından değil özel şirketler tarafından yapıldığı riyakarlığına başvuruyor. Saray rejiminin İsrail’e karşı aldığı herhangi bir yaptırım ve ambargo kararı yok. Dahası bugünlerde “siyonizme lanet” okuyan ve göstermelik eylemler yapan MÜSİAD ile AKP’ye yakın diğer şirketler bu ticaretten en büyük payı alıyorlar.

Emperyalist güçlerin ve gerici devletlerin siyonist rejime verdiği desteğe rağmen Filistin halkı direnmeye devam ediyor. Bu vahşeti durdurmak, tüm dünyada işçi ve emekçilerin Filistin halkının haklı ve meşru taleplerini daha çok sahiplenmesinden ve eylemli dayanışmayı yükseltmesinden geçiyor. Türkiye’nin işçi ve emekçilerinin AKP’nin ikiyüzlü politikalarına karşı daha fazla ses çıkarması, daha güçlü eylem ve etkinliklerle Filistin halkının haklı davasını desteklemesi gerekiyor.