Katliam sürüyor, AKP göz boyuyor!

Filistin’de yaşanan soykırımı emperyalistler ve onların bir parçası olan gerici iktidarlar engelleyemezler, engellemiyorlar da. Bu barbarlığı durdurabilecek yegâne güç her ulustan, dinden, mezhepten işçi ve emekçilerdir. Nitekim Filistin’de yaşananları “din sorunu” olarak değil, mazlum bir halkın ulusal hakları için haklı ve meşru direnişi olan gören işçi ve emekçiler, dünyanın dört bir yanında Filistin halkıyla dayanışma içindeler.

Siyonist İsrail’in dünyanın gözleri önünde 6 aydır Filistin’de gerçekleştirdiği katliamda 33 binden fazla insan yaşamını yitirdi, on binlercesi yaralandı. Batı emperyalizmi İsrail’in arkasında konumlanırken, dünyanın dört bir yanında ezilenlerin ve emekçilerin kalbi Filistin halkıyla birlikte atıyor.

Sermaye sınıfının güdümündeki AKP-MHP iktidarı, işgalin başladığı andan itibaren İsrail’i kınayan açıklamalarına ve meydanlarda döktüğü timsah gözyaşlarına rağmen, İsrail’le siyasi ve ticari hatta askeri ilişkileri sürdürmeye devam etti. Riyakarlığı ve iki yüzlülüğü artık tümüyle ayyuka çıkmış AKP iktidarı, toplumun geniş kesimlerinden gelen tepkiler karşısında aylar boyunca akla ziyan açıklamalara, yalanlara başvurarak, bu kirli ve kanlı ticarette suç ortaklığını gizlemeye çalıştı. Ancak geniş emekçi kesimlerde ve özellikle AKP tabanında İsrail’le ticaretin sürüyor olmasına tepki büyüyerek devam etti.

31 Mart yerel seçimlerinde AKP’nin oylarının erimesinde, seçmenlerinin sandığa gitmeyerek ya da YRP başta olmak üzere başka partilere oy vererek edilgen de olsa gösterdiği tepkinin gerisinde, ağırlaşan ekonomik sorunların yanısıra AKP iktidarının Filistin sorunundaki iki yüzlü ve riyakarca tutumlarının etkili olduğunu söylemek mümkün.

Son olarak İsrail’le ticaretin kesilmesini isteyen gençlerin işkence ile gözaltına alınmaları, konu üzerine olan tartışmaları daha da artırdı. Ne “terör” demogojisi, ne FETÖ kumpası iddiası ne de gözaltına alınan kadınların türbanı üzerinden dönen tartışmalar, İsrail’le yürütülen kirli ve kanlı ticaret gerçeğini gizleyemedi.

AKP iktidarı yaşadığı sıkışmanın sonucu olarak nihayet 54 üründe ticareti “sınırlandırdığını” ilan etmek zorunda kaldı. Bu karar bir yanıyla 6 aydır süren kirli ticaretin ve katliamda suç ortaklığının açık bir itirafıdır. Ancak bu göstermelik karar bile hiçbir koşulda siyonist İsrail’e tutum alındığı anlamına gelmiyor. Zira bu 54 ürünün içinde bile uçak benzini, jet yakıtı, çelik ürünleri, kimyasallar vb. gibi İsrail ordusunun kullandığı çok sayıda malzeme yer alıyor. Bu da İsrail ile ilişkilerin gerçek kapsamını ortaya koyuyor. Dahası kamuoyuna yansıyan belgelere göre, bu 54 ürünün dışında İsrail’e içinde askeri malzemelerin de bulunduğu birçok başka ürün ihraç ediliyor.

AKP iktidarı, gelinen yerde bu göstermelik kararı almak zorunda kaldı ama tam 6 ay boyunca da Gazze’de süren soykırıma suç ortaklığı yaptı. Başka türlü davranması da beklenemezdi zaten. Zira siyonist İsrail devleti, Amerikan emperyalizminin Ortadoğu’daki temel dayanağı ve vurucu gücüdür. Türk sermaye devleti ise ekonomik, mali, siyasi, askeri ve diplomatik bakımdan ABD’ye göbekten bağlıdır. Bugünkü ağır ekonomik kriz koşullarında ise Amerikan emperyalizminin tercih, karar ya da dayatmalarına boyun eğmeye adeta mecburdur. Bu açıdan bakıldığında alınan kararların bir göz boyamadan öte bir anlamı olmadığı açığa çıkmaktadır.

Filistin’de yaşanan soykırımı emperyalistler ve onların bir parçası olan gerici iktidarlar engelleyemezler, engellemiyorlar da. Bu barbarlığı durdurabilecek yegâne güç her ulustan, dinden, mezhepten işçi ve emekçilerdir. Nitekim Filistin’de yaşananları “din sorunu” olarak değil, mazlum bir halkın ulusal hakları için haklı ve meşru direnişi olan gören işçi ve emekçiler, dünyanın dört bir yanında Filistin halkıyla dayanışma içindeler.

Bizler de bu coğrafyanın işçi ve emekçileri olarak Filistin halkının haklı ve meşru davasını daha fazla sahiplenmeli, eylemli dayanışmayı yükseltmeliyiz. AKP iktidarının İsrail’le siyasi, diplomatik, ticari ilişkilerinin son bulması, askeri üslerin kapatılması için ise kararlılıkla mücadeleyi sürdürmeliyiz.