“Böyle gelmiş böyle gider” diyenlere inat “Elbet bu böyle gitmez” demek için, sömürünün, şiddetin, baskının son bulması için özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütelim. 1 Mayıs’ta alanlara!
Kitlesel ve yaygın eylemlere sahne olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün ardından şimdi de önümüzde işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs var!
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1 Mayıs’ta iki sınıf, iki dünya karşı karşıya gelecek. İşçi sınıfı ve ezilen milyonlar sömürücü asalakların karşısında taleplerini haykıracak, işçi sınıfının gücünü ortaya koyacak. Sınıfımızın bir parçası olarak biz kadın işçi ve emekçiler de taleplerimizle 1 Mayıs alanlarında yerimizi almalıyız.
Bu ülkede kadınların sorunları dağ gibi büyüyor. Yaşanan ekonomik kriz kadınları en ağır şekilde vuruyor. Ücretler eriyor, yoksulluk derinleşiyor. Cinsel kimliklerinden ötürü ikinci sınıf olarak görülen biz kadınlar üzerindeki baskı, eşitsizlik ve şiddet ise günden güne artış gösteriyor. Seçim sonuçlarının yarattığı “bahar” havasına rağmen bizleri daha kara günler bekliyor. İktidarın Orta Vadeli Planları bizler için daha fazla işsizlik, yoksulluk, güvencesiz ve kuralsız çalışma anlamına geliyor. Dahası da var! Seçimlerin ardından AKP iktidarının adımlarını atmayı planladığı yeni “Anayasa” hazırlıkları ile biz kadınların kazanılmış hakları da hedefe çakılıyor.
İşte tüm bu saldırılara karşı, sömürüye, eşitsizliğe, baskıya ve şiddete boyun eğmemek için 1 Mayıs’ta mücadele alanlarında olmalı, sınıf kardeşlerimizle birlikte taleplerimizi haykırmalıyız!
Kadın işçiler bir adım öne!
Uzun dönemdir gerçekleşen işçi direnişlerinde kadın işçiler sınıf kardeşleriyle birlikte emek ve onur mücadelesi veriyorlar. Özak Tekstil, Burda Bebek, Agrobay ve son olarak Lezita’da kadın işçiler direnişlerin ön saflarında yer aldılar. Bu direnişler de bize gösteriyor ki, çifte sömürünün kıskacında bulunan kadın işçiler mücadeleye atıldıklarında, önlerine çekilmiş setleri yıktıklarında direnişin en önünde yer alıyorlar.
Bu gücü daha da büyütelim. Mücadeleye atıldıkça özgürleşen, özgürleştikçe sınıf kavgasında özneleşen ve bu kavgayı sürükleyen kadın işçilerin yolundan biz de sermayenin ve siyasal iktidarın saldırılarına karşı bir adım öne çıkalım. 1 Mayıs’ta mücadele alanlarında ön saflarda yerimizi alalım!
“Böyle gelmiş böyle gider” diyenlere inat “Elbet bu böyle gitmez” demek için, sömürünün, şiddetin, baskının son bulması için özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütelim. 1 Mayıs’ta alanlara!