“AKP iktidarının baskıcı, gerici ve şiddeti körükleyen politikalarını bertaraf etmek, işçi ve emekçi kadınları daha ağır bir şekilde etkileyen bu ağır faturayı asıl sahibine yani sermaye sınıfına ödetmek fabrikalarda, işyerlerinde, sokaklarda verilecek mücadeleden geçiyor. Şimdi krizin faturasına, şiddete, sömürüye karşı güvenceli çalışma ve yaşam için bir adım önde olma zamanı…”
Ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor. Sermaye sınıfı, kendi eseri olan bu krizden ağır faturayı işçi ve emekçilere ödeterek çıkmayı planlıyor. Kadın işçiler de ekonomik krizden en fazla etkilenen kesimi oluşturuyor.
Kadın işçiler kriz dönemlerinde öncelikli olarak kapının önüne konulurken, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarına daha fazla itiliyor. Diğer yandan da seçim öncesi vaatlerin ilk sıralarında yer alan kreş, hasta ve yaşlı bakım evleri çoktan unutulurken var olanlar da ‘tasarruf tedbirleri’ adı altında kapatılıyor, bakım yükü tümüyle emekçi kadınların omuzlarına yükleniyor.
Ekonomik krizin yarattığı yıkım, kadın cinayetlerini, şiddeti ve istismarı daha da artırıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2023 yılında 315 kadın katledilirken bu oran 1 Ocak-30 Haziran 2024 tarihleri arasında yani sadece altı ay içinde resmi rakamlara göre 234’tür. Yine aynı altı ay içerisinde 300’ü aşkın kadın ise fiziksel-cinsel şiddete maruz kalmıştır. Gerçek rakamların daha vahim boyutlarda olduğu ise şüphesiz…
Krizin ağır faturasıyla birlikte geniş emekçi kesimlerin içine düştüğü yoksulluk, geleceksizlik, güvencesizlik; tüm bunların yol açtığı buhranlar, ikinci cins konumuna itilen ve yok sayılmaya çalışılan kadına yönelik şiddete kapı aralıyor. AKP iktidarının cinayet, şiddet, istismar vakalarındaki cezasızlık politikaları ve kadın düşmanı söylemler de failleri cesaretlendirirken bu tabloyu besliyor.
Diğer yandan itaatkâr toplum yaratma hayallerinin bir ayağı olarak baskıcı ve gerici politikalar en çok kriz dönemlerinde hayata geçiriliyor. Çünkü sermaye devleti krizin ağır faturasını baskı ve zor yolu ile geniş emekçi kesimlere ödetmeye çalışıyor. Bu uğurda uygulanan baskıcı, şiddeti körükleyen politikalar ise aile biriminden sokaklara, fabrikalara kadar yaşamın her alanına sirayet ediyor. İşçi ve emekçi kadınlar hem iş yaşamında hem ev içinde hem de sokakta şiddetin türlü biçimleriyle karşı karşıya kalıyorlar.
Krizin faturasına, şiddete, sömürüye geçit vermeyelim!
İşçi ve emekçi kadınlar bu ağır tablodan ancak örgütlü mücadeleyi yükselttiği koşulda kurtulacaktır. AKP iktidarının baskıcı, gerici ve şiddeti körükleyen politikalarını bertaraf etmek, işçi ve emekçi kadınları daha ağır bir şekilde etkileyen bu ağır faturayı asıl sahibine yani sermaye sınıfına ödetmek fabrikalarda, işyerlerinde, sokaklarda verilecek mücadeleden geçiyor. Şimdi krizin faturasına, şiddete, sömürüye karşı güvenceli çalışma ve yaşam için bir adım önde olma zamanı…