Birleşmiş Milletler: 79. yılında işlevsiz bir “dünya örgütü”

Emperyalist-siyonist güçlerin Gazze ve Lübnan’da yaptıkları, dünyada “gücün barbarlığına dayalı” bir sistem olduğunun kanıtıdır. Bu vahşi sistem, ancak dünya işçileri başta olmak üzere tüm ezilen ve sömürülenlerin örgütlü mücadelesiyle yıkılabilir.

Birleşmiş Milletler (BM), 24 Ekim 1945’te kurulan, tarihin tanık olduğu en büyük örgüttür. 51 devlet tarafından kurulan BM’nin şimdiki üye sayısı 193.

Örgüt yapısal olarak idari birçok bölüme ayrılmıştır: Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yönetim Konseyi, Genel Sekreterlik, Uluslararası Adalet Divanı.

BM’ye bağlı uluslararası çapta faaliyet gösteren yan kuruluşlar arasında ise Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Gıda Programı (WFP), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) gibi yapılar var.

***

SSCB, ABD, Çin, İngiltere, Fransa temsilcileri BM’nin kuruluşuna ön ayak oldular. Kurucu devletler, halen BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerini oluşturuyorlar.

25 Nisan 1945’te San Francisco Konferansı’nda bir araya gelen 50 ülkenin temsilcileri, 111 maddeden oluşan antlaşmaya son şeklini verdi. Antlaşma, 25 Haziran 1945’te oy birliği ile kabul edildi. 24 Ekim 1945’te Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ile imza atan devletlerin çoğunluğunun onayıyla Antlaşma yürürlüğe girdi ve Birleşmiş Milletler kuruldu.

Kağıt üzerindeki kuruluş amacına bakıldığında, BM’nin dünyanın sorunlarının çözümünde önemli bir rol oynayacağı sanılır. Oysa icraatlar pek öyle olmamıştır.

Resmi tanıma göre BM “Dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel işbirliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüt”tür. Kendini “adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş” diye tanımlamıştır.

Uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma 26 Haziran 1945’te 50 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması olmuştur.

Oysa aradan geçen 79 yılda BM ne dünya barışını koruyabildi ne güvenlik sağladı ne de sosyal adaleti tesis etti. Ne devletler arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırdı ne de uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasının önüne geçebildi.

***

Kapitalist-emperyalist sistem bu sorunları döne döne üretiyor. BM’nin bu sorunlara çözüm bulması mümkün değildi. Daha beteri, BM’nin emperyalistlerin savaş suçlarına ortak olmasıdır. Örneğin emperyalist savaş aygıtı NATO, BM Güvenlik Konseyi kararına dayanarak 2011’de Libya’yı yedi ay boyunca bombaladı. Ukrayna savaşının kışkırtılmasını izleyen BM, ABD-NATO cephesinin uluslararası anlaşmaları çiğneyerek savaşı körüklemesine karşı da bir şey yapmış değil.

En güncel ve en beter örnek ise, BM’nin İsrail’deki dinci-faşist hükümetin Gazze’de ikinci yılına giren soykırım savaşına karşı bir şey yapmamasıdır. Savaş suçlusu çetenin başı Netanyahu’nun 79. Genel Kurul’da kürsüye çıkması ise BM’nin iflasının ilanıydı.

BM kararlarını hiçbir zaman dikkate almayan İsrail’i yöneten Siyonist çete, Gazze’deki soykırıma destek vermediği için Genel Sekreter Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etti. 100’ü aşkın devlet Guterres’ten yana tutum alsa da soykırımcı çetenin sergilediği bu küstahlık, BM’nin tabutu üzerinde tepinmek gibi bir şeydir.

Emperyalist-Siyonist güçlerin Gazze ve Lübnan’da yaptıkları, dünyada “gücün barbarlığına dayalı” bir sistem olduğunun kanıtıdır. Bu vahşi sistem, ancak dünya işçileri başta olmak üzere tüm ezilen ve sömürülenlerin örgütlü mücadelesiyle yıkılabilir.