“Alanları dolduran emekçi kadınlar ve genç kadınlar sadece tek adam rejiminin halk iradesinin gaspına yönelik saldırısına değil kazanılmış haklarının gasp edilmesine karşı da mücadele etmektedirler. İşçi ve emekçi kadınlar bu mücadele içinde kendi taleplerini yükseltmeli, kadınların istem ve taleplerinin düzen siyaseti tarafından meze yapılmasına izin vermemelidir.”
Uzun süredir Kürt illerindeki DEM Partili belediyelere yönelik hayata geçirilen kayyım saldırısı, Esenyurt Belediyesi Başkanı’nın tutuklanması ve belediyeye kayyım atanması ile CHP’li belediyelere de sıçramıştı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye başkanları ve CHP bürokratlarına yönelik gözaltı-tutuklama saldırısının ardından başlayan süreç, tek adam rejiminin muhalefete yönelik saldırılarına yeni boyutlar kazandırdı. Yeni saldırı dalgası ile sadece düzen muhalefeti değil tüm toplumsal muhalefet ezilip teslim alınmaya çalışılmaktadır. Tek adam rejiminin baskı ve sömürüye dayalı düzeni kurumsallaştırılmak istenmektedir. Bu saldırılardan kadınlar da payına düşeni almakta, AKP iktidarı kadın düşmanı politikalarına yenilerini eklemektedir.
Belediyelere yönelik saldırıların kadınları kesen boyutlarından birisi, kadın istihdamının arttığı belediyelerde çalışan kadınların işsizlik tehdidiyle karşı karşıya kalmasıdır. Bir diğeri ise halkçı-kamucu belediyecilik anlayışı kapsamında değerlendirilebilecek bazı uygulamaların son bulması ya da tehlikeye girmesidir.
Kürt illerine atanan kayyımların ilk işleri kadın sığınmaevlerini, dayanışma kooperatiflerini, kadın kütüphanelerini, kız öğrenci yurtlarını, kadınların kullandıkları ücretsiz ulaşım kartlarını iptal etmek olmuştur. Kapatılan kurumların olanakları Diyanet’e ya da AKP’ye yakınlığı ile bilinen KADEM gibi derneklere aktarılmıştır. Toplu sözleşmelerde kadınlar için var olan özel maddeler sözleşmelerden çıkartılmıştır.
İstanbul’da İBB’ye ve ilçe belediyelerine yönelik başlayan sürecin ardından da İBB kreşlerine yönelik soruşturma başlatılmış, “Yuvamız Avcılar Etkinlik Merkezi” gibi projeler askıya alınmıştır. Şişli Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından kent lokantaları kapatılmıştır. Sadece kadın çalışanların istihdam edildiği kent lokantalarının kapatılmasıyla kadın işçilerin akıbetinin ne olacağı belirsizdir. Gene Şişli Belediyesi’nin Okmeydanı’nda bir okula yaptığı ücretsiz yemek desteği kayyım tarafından iptal edilmiş, tepkiler ve gerçekleştirilen eylemler üzerine kayyım geri adım atmak zorunda kalmıştır.
Yoksulluk, kölece çalışma koşulları, işsizlik, şiddet gibi sorunlarla boğuşan emekçi kadınların yaşadıkları sorunlar belediyelerin sağladığı bazı imkanların ortadan kaldırılmasıyla daha da artmaktadır. Kuşkusuz belediyelerin hayata geçirdiği projeler kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları çözmek konusunda devede kulak kalmaktadır. Ancak belediyelerde kadın istihdamının artması, kreş, kadın sığınmaevi, kent lokantası ya da ücretsiz ulaşım kartı gibi uygulamalar tüm sınırlılıklarına rağmen kadınlar için kazanılmış haklardır. Ve bu hakların korunması için de mücadele edilmelidir. Nitekim alanları dolduran emekçi kadınlar ve genç kadınlar sadece tek adam rejiminin halk iradesinin gaspına yönelik saldırısına değil kazanılmış haklarının gasp edilmesine karşı da mücadele etmektedir. İşçi ve emekçi kadınlar bu mücadele içinde kendi taleplerini yükseltmeli, kadınların istem ve taleplerinin düzen siyaseti tarafından meze yapılmasına izin vermemelidir.