Salı, Ekim 14, 2025

Artan eğitim masrafları, hijyenden uzak okullar, beslenemeyen çocuklar…

Eğitim gibi temel bir hizmet nitelikten, bilimsellikten, sağlıktan, güvenceden yoksun bırakılarak kapitalist patronlara büyük bir kâr alanı olarak sunuluyor. Böylece işçi ve emekçi çocuklarını nitelikli eğitimden mahrum bırakılırken, kadınlar da bu piyasacı eğitimin yarattığı sorunlarla baş başa kalıyor.

İhtiyaç “komşu annelik” değil; nitelikli, ücretsiz kreş!

Komşu annelik projesi, Aile Yılı adı altında ortaya konan işçi ve emekçi kadınlara yönelik hak gasplarının, esnek ve güvencesiz çalışma modellerinin bir parçasıdır.

“Korkmadan yan yana duralım ve sesimizi yükseltelim!”

DIGEL Tekstil işçilerinin kadın işçilere çağrısı: “Korkmadan yan yana duralım ve sesimizi yükseltelim!”

Omsa Metal direnişinden kadınlar ve çocuklar

“Direniş alanında kadın işçiler, erkek işçilerin eşleri ve çocuklar en önde. Kararlılıkları, direnişe kattıkları canlılık, söyledikleri sözler, attıkları sloganlarla mücadeleye nefes oluyorlar. Çocukların meraklı soruları, direnişin anlamına dair söyledikleri, ellerine megafonu alıp fabrikanın kapısında slogan atmaları...”

İşyerlerinde baskı, taciz ve mobbing artıyor

Çalışma yaşamında olağan hale getirilmeye çalışılan bu saldırıların karşısında durmak, insanca bir yaşamı savunmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Baskıya, tacize ve mobbinge karşı ancak susmayarak, bu saldırılara maruz kalan ve susmayan arkadaşlarımızın yanında durarak, birliğimizin gücüne inanarak karşı koyabiliriz.

KADIN / Tüm Yazılar

Hangi saftasınız?

Boyun eğmeyeceğiz…

8 Mart’a giderken…

KAPAK

Filistin’de işgale, soykırıma, ablukaya dur de!

“Türkiye işçi ve emekçileri bugün kendi tarihinin en ağır iktisadi, sosyal ve siyasal saldırılarıyla karşı karşıyadır. Yaşamı kuşatan çok yönlü sermaye politikaları karşısında örgütsüz ve dağınık bir haldedir. Ancak bu gerçek, hemen yanı başımızda yaşanan bir soykırıma karşı kayıtsız kalmanın gerekçesi olamaz. Unutulmamalıdır ki, eşitlik, özgürlük, barış ve insanca bir yaşam talep eden işçi sınıfı, bu hedefe ancak kendi dışında yaşanan her türlü baskı, sömürü ve adaletsizliğe de karşı çıkarak ulaşabilir.”

MESS Grup TİS sürecinde kadın işçiler

MESS Grup TİS sürecine kadın işçilerin penceresinden bakmak; hem onların yaşadığı özgün sorunları görmek hem de ortak sınıf mücadelesinin bir parçası olduklarını unutmamak anlamına gelir. Kadınların görünmez kılındığı her sözleşme süreci, sadece kadın işçileri değil tüm sınıf mücadelesini zayıflatır.

Çözüm BM genel kurullarında değil halkların mücadelesinde

Ekonomik krizin en ağır bedellerini ödeyen, tüm demokratik hakları baskı ve zorbalıkla engellenen ve AKP iktidarı tarafından Ortadoğu’daki savaş politikalarının suç ortağı haline getirilmeye çalışılan Türkiye işçi ve emekçilerinin, BM Genel Kurulu’nda sergilenen bu ikiyüzlü politikalardan bekleyebileceği hiçbir şey yoktur. Başta Filistin’de yaşananlar olmak üzere, emperyalist-siyonist savaş ve sömürü politikalarını durdurmanın tek yolu, işçi sınıfının kendi bağımsız ve örgütlü mücadelesinden geçmektedir.

ABD’nin kapısında meşruiyet arayanlar!..

İşçi sınıfı yalnız saray rejimin politikalarına değil, emperyalist dayatma ve saldırganlık politikalarına karşı da mücadele etmek zorundadır. Emperyalist kölelikten kurtulmanın yolu ise bu köleliğin gönüllü taşıyıcısı olan sermaye düzeninden kurtulmaktan geçmektedir.

Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi

İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.

Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi

Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.

Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi

İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.