Salı, Aralık 9, 2025

Baskı, şiddet ve sömürü düzenine karşı 25 Kasım’da alanlara!

Şimdi mücadeleyi daha ileriye taşıma zamanı, tüm bu sorunların kaynağı olan bu ölüm ve sömürü düzeninden hesap sorma zamanı. Yaklaşan 25 Kasım’da baskıya, şiddete, sömürüye ve savaşa karşı alanları doldurma zamanı!

Kadın işçilerin baharı…

Bugün pek çoğumuza hayal gibi gelen, gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu düşündüğümüz bu yaşamın adımları bundan tam 108 yıl önce gerçekleşen Ekim Devrimi ile Rusya’da atıldı.

Rojin için, hepimiz için! Mücadeleyi yükselteceğiz!

Rojin’i korumayanlar, kaybolduğunda etkin bir arama çalışması yürütmeyenler, “intihar etti” deyip dosyayı kapatmaya çalışanlar, soruşturmayı savsaklayanlar bu olası cinayetin failleri kadar bu suçun ortağıdır. Rojin’in ölümünde ihmali, karartması ve sorumluluğu bulunan tüm kişi ve kurumlar hesap vermelidir.

Bir anket deneyiminden yansıyanlar…

Anket vesilesiyle irtibata geçtiğimiz bu kadınlarla bağlarımızı güçlendirmeye, komisyon çalışmalarımıza katmaya çalışacağız. İşçi ve emekçi kadınların yaşadıkları tüm sorunlara karşı mücadele ve örgütlenme çağrılarımıza farklı araçları devreye sokarak devam edeceğiz.

Artan eğitim masrafları, hijyenden uzak okullar, beslenemeyen çocuklar…

Eğitim gibi temel bir hizmet nitelikten, bilimsellikten, sağlıktan, güvenceden yoksun bırakılarak kapitalist patronlara büyük bir kâr alanı olarak sunuluyor. Böylece işçi ve emekçi çocuklarını nitelikli eğitimden mahrum bırakılırken, kadınlar da bu piyasacı eğitimin yarattığı sorunlarla baş başa kalıyor.

İhtiyaç “komşu annelik” değil; nitelikli, ücretsiz kreş!

Komşu annelik projesi, Aile Yılı adı altında ortaya konan işçi ve emekçi kadınlara yönelik hak gasplarının, esnek ve güvencesiz çalışma modellerinin bir parçasıdır.

KADIN / Tüm Yazılar

Hangi saftasınız?

Boyun eğmeyeceğiz…

8 Mart’a giderken…

KAPAK

Asgari değil insanca bir yaşam!

“Başlayan asgari ücret süreci ve onu takip edecek yıllık zam dönemi, işçi sınıfı ve emekçilerin birliğini ve örgütlülüğünü güçlendirmek için önemli fırsatlar sunuyor. Bu fırsatları değerlendirmek, sınıf içi örgütlülüğü güçlendirmek, farklı mücadele arayışlarını yan yana getirmek ve tüm çabayı krizin faturasını reddeden ortak bir hat üzerinde birleştirmek önümüzdeki görevlerdir.”

En iyi savunma hücumdur!

Eğer metal işçisi haklarını korumak istiyorsa, daha bugünden en önemli silahı olan üretimden gelen gücünü kullanmaya hazırlanmalı; “en iyi savunma hücumdur” anlayışıyla irili ufaklı eylemlerle bu sürece hazırlanmalıdır.

Düzen siyaseti çürümüştür!

Baskı, sömürü ve rant üzerine kurulu bu düzenin siyasetinde riyakârlık ve çıkar ilişkilerine boyun eğme düzenin mayasından gelmektedir. Vaatler ve söylemler gibi ilkeler, programlar, yasalar ve işleyişler de işçi emekçileri aldatmak dışında bir anlam ifade etmez. Bu aldanmadan kurtulmanın yolu, işçi sınıfının bu oyunun dışına çıkarak kendi siyasetini inşa etmesinden geçiyor.

IMF’siz IMF programına devam…

Peki bu durumda; işçi sınıfı ne yapacak? Ya IMF güdümlü sefalet koşullarını dayatan programlara boyun eğecek ya da masaya yumruğunu vurup kendi kaderini kendi ellerine alacak… Bugün sermaye sınıfının çıkarları uğruna milyonlarca emekçiye sefalet dayatan bu düzenin karşısında emekçilerin insanca bir yaşam için mücadele etmek dışında başka bir seçeneği bulunmuyor.

Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi

İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.

Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi

Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.

Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi

İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.